Pembe gökdelenin sağ köşesinde Anıtkabir'i görebiliyor musunuz?
Ankara, 1920 yılından
günümüze modern Türkiye’nin başkentidir. 5000 yıllık insanlık geçmişi olan
Ankara, Anadolu’nun ortasında yer aldığı için kurulan medeniyetlere ev
sahipliği yaptı. Türkiye’nin ikinci en büyük şehri olan Ankara’da beş milyona
yakın insan yaşar ama Ankara çevresindeki yerleşim birimleriyle beraber bu sayı
6 milyona yaklaşır. Ankara, Türkiye’nin kalbidir ve İç Anadolu Bölgesi’nin en kalabalık ilidir.
Kuzeyinde Çankırı ve Kırıkkale, batısında Bolu ve Eskişehir, güneyinde Konya ve
doğusunda Aksaray ve Kırşehir illeri ile komşudur. Ankara’nın il sınırları
Fransa’nın ülke sınırlarına benzer bir altıgen görünümündedir.
Ankara ismi, Frig
dilinde 'Angora',‘Gemi Çıpası’ anlamındadır. Ayrıca Ankara’da yapılan arkeolojik kazı
çalışmalarında Roma İmparatorluğu hakimiyetinde kullanılan bozuk paralar üstünde
gemi çıpası simgesi olduğu ortaya çıkarıldı. Bu nedenden dolayı Ankara’daki
Türk Varlığı döneminde ve günümüzde şehrin ismi her zaman Ankara olarak kaldı.
Bir dönem batılı ülkeler Ankara’yı Angora ismiyle anmakta ısrar ettiler ama
Türkiye Cumhuriyeti’nin 1930 yılında aldığı bir kararla yurtdışından gönderilen
Angora adresli mektupların sahiplerine ulaştırılamayacağı bildirildi ve
böylelikle bütün dünyada şehrin ismi Ankara olarak kabul edildi.
Ankara’yı ziyaret
etmeyeli 13 yıl olmuş. Bu seferki ziyaretimde Ankara’yı çok farklı buldum;
çünkü kentsel dönüşüm kapsamında gerçekleşen dikey yapılaşmadan dolayı tıpkı
bir önceki yazımda Büyükada’dan İstanbul’a baktığımda hissettiğim duygular
içimde yeniden kabardı. Özellikle Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün ebedi
uykusunu sürdürdüğü ‘‘Anıtkabir’’ in siluetinin çevresindeki gökdelenlerle bozulduğunu
gözlemledim.
Ankara ziyaretimde ilk
durağım Anıtkabir oldu. Anıtkabir, Atatürk’ün Anıttepe’de bulunan anıt mezarı
olma özelliğinin yanı sıra Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı ve
2.Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün ve 4. Cumhurbaşkanımız Cemal Gürsel’in de mezarlarının
bulunduğu özel bir mekandır. Anıtkabir
yapılmadan önce rasat (gözlem) istasyonu bulunması dolayısıyla Anıttepe'nin
ismi Rasattepe idi. 906 rakımlı bu tepede, MÖ. 12. yüzyılda Anadolu'da devlet
kuran Frig uygarlığına ait tümülüsler (mezar yapıları) bulunmaktaydı.
Anıtkabir'in Rasattepe'de yapılmasına karar verildikten sonra bu tümülüslerin
kaldırılması için arkeolojik kazılar yapıldı. Bu tümülüslerden çıkarılan
eserler, Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir.
Anıtkabir için 1941'de açılan yarışmaya,
İkinci Dünya Savaşı'nın en çetin günleri yaşanmasına rağmen Türkiye, Almanya,
İtalya, Avusturya, İsviçre, Fransa ve Çekoslovakya'dan toplam 49 proje katıldı.
Ancak en çok beğenilen üç proje arasında Prof. Emin Onat ile Doç. Orhan
Arda'nın "25" numaralı projesi kabul edildi.
"Büyük Türk Ulusunun kalbinde yaşayan büyük adamın
eserlerini ebediyete mal edecek olan Anıtkabir’in aşağıdaki esaslara göre
hazırlanmasına karar verildi:
1. Anıtkabir, bir
ziyaretgâh (ziyaret yeri) olacaktır. Bu ziyaretgâha, büyük bir giriş bölümünden
girilecek; ziyaretgâh, binlerce Türk'ün, Ata'sı önünde eğilerek saygılarını
sunmasına ve bağlılığını bildirerek geçmesine elverişli olacaktır.
2. Bu anıt, Büyük Ata'nın,
asker Mustafa Kemal, devlet başkanı Gazi Mustafa Kemal, büyük politika ve bilim
adamı, büyük düşünür ve nihayet yaratıcı büyük dehanın vasıflarının, güç ve
yeteneklerinin bir timsali (sembolü) olacaktır ve onun kişiliği ile oranlı
bulunacaktır.
3. Anıtkabir'in yakından
görüldüğü kadar, uzaktan da görümesi gerekir. Bu bakımdan, ulu bir siluet
sağlanmalıdır.
4. Atatürk'ün adı ve
kişiliği altında Türk ulusu sembolize edilmiştir. Türk ulusuna saygılarını
göstermek isteyenler, Büyük Ata'nın katafalkı önünde eğilerek bu isteklerini
yerine getireceklerdir.
5. Anıtkabir'in bir şeref
bölümü bulunacaktır.
6. Anıtkabir'de bir Atatürk
Müzesi olacaktır.
7. Anıtkabir'de bir Şeref
Holü yapılacaktır. Atatürk'ün lahti buraya konulacağı için Şeref Holü, bu
anıtın ruhu ve en önemli bölümü olacaktır. Şeref Holü, başta, büyük Ata'nın
yarattığı Türk Ulusu olduğu hâlde, ulusumuza saygılarını sunacak yabancı devlet
kurumlarının, Ata'nın lahtine yönelecekleri büyük bir salon olacaktır. Bu holde
sağlanacak azamet (ululuk) ve güçlülük tesirleri, yarışmacılara bırakılmıştır.
Bundan ötürü holün biçimi, boyutu ve yüksekliği için hiçbir ölçü verilmemiştir.
8. Büyük Atatürk'ün
lahdinin yeri, Şeref Holü'nün ruhunu teşkil etmektedir. Ancak, lahdin
konulacağı yeri de yarışmacılar seçeceklerdir.
9. Bunlardan başka,
Anıtkabir'I ziyaret edecek büyüklerimizin ve yabancı devlet kurumlarının duygu
ve düşüncelerini yazacakları bir altın kitap bulundurulacaktır.
10. Atatürk'ün Müzesi,
Ata'nın hayatının türlü devirlerine ait fotoğrafları ile kıyafetlerini ve
elyazıları, imzaları, bazı eşyaları ile okudukları, inceledikleri kitapların
sergelenmesine elverişli olacaktır.
Anıtkabir Komisyonu'nca hazırlanan bu açıklama, yapılacak
anıt hakkında genel bir fikir veriyordu. Fakat ayrıntılara girmiyordu. Bununla
birlikte, yapılacak iş konusuna iyi ışık tutuyordu. Hele yarışmaya gerecek olan
sanatçıların birçok yönlerden serbestçe çalışmalarına imkân verilmesi, ortaya
konulacak anıt projelerinin başarılı olacağının ilk şartlarından biri olarak
değerlendirilmiş, memnunlukla karşılanmıştı.
Anıtkabir
projesinin belirlenmesinden sonra, ilk aşamada kamulaştırılma çalışmaları
yapıldı ve 9 Ekim 1944 tarihinde yapıma başlandı. Anıtkabir'in inşası 9 yıllık
bir sürede 4 aşamalı olarak 1953 yılında tamamlandı.
Anıtkabir her yıl daha fazla ziyaretçi akınına
uğramaktadır özellikle Milli Bayramlarda 7’den 70’e herkes ziyaret etmektedir.
Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamalara göre; Anıtkabir’e gelen
ziyaretçi sayısı 2017 yılında 6.391.238 kişiyken 2018 yılında 6.581.232 kişi
oldu. Umuyorum ki bu artış her sene daha fazla olacak ve ziyaretçi sayısında
patlama olacaktır. Anıtkabir’i ziyaret etmeyen herkesin ziyaret etmesini
tavsiye ederim. Bence, Başkent
Ankara’nın bütün vatandaşlarımız ve
turistler için en önemli simgesi Anıtkabir gündüz ve gece çok daha görünür
olmalı.
Ayrıca, Türkiye’nin 2.
en kalabalık şehri olan Ankara’da 2006 yılına oranla genç nüfus oranında
yükseliş dikkat çekmekte ve genç nüfus
ön planda yer almakta. Gençler Ankara’nın daha da gelişmesi ve modernleşmesi
yolunda rahatlamışlar. Ağustos ayının ilk Cumartesi gecesi Ankaralı gençlerle
olmak çok hoşuma gitti, çünkü Kuğulu Park’ta, Tunalı Hilmi’de, Dikmen’de çimenler,
cafeler, publar, gençliklerinin tadını çıkaran
akranlarımla doluydu.
Ankara’nın daha da gençleşmesi Ulu Önder Atatürk’ün
Cumhuriyet’i ve eserlerini biz gençlere emanet etmesiyle doğru bir çizgide
gittiğini gösterecektir. Ümit ediyorum ki genç nüfusun bu yükselişi bundan
sonra da aynı şekilde devam edecek, modern, çağdaş, ülkemize ve dünyaya örnek
olacak değerleriyle dünya şehri olmaya layık bir Ankara oluşacaktır.
Fotoğraflar: Egemen Salman
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder