19 Mayıs 2019 Pazar

BAĞDAT CADDESİ'NDE 19 MAYIS COŞKUSU

19 Mayıs 1919 Milli Mücadele'nin 100.yılı Bağdat Caddesi' nde coşkuyla kutlandı.


19 Mayıs 1919 Atatürk'ün Samsun'a ayak basmasını ve milli mücadelenin 100.yılını kutlamak için yediden yetmişe herkes Bağdat Caddesi'ne akın etti. Kadiköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, milli mücadelemizin 100.yılını vatandaşlar ile birlikte Bağdat Caddesi'nde; Suadiye'den başlayan Göztepe'de sona eren yürüyüşe belediye otobüsü ile eşlik etti. 

19 Mayıs Bayramı, coşkulu vatandaşların korteji ile bir şölene dönüştü. Kırmızı beyaz şanlı Türk bayrakları ve kırmızı beyaz Kadiköy Belediyesi otobüsü ünlü sanatçaların (Yaşar, Haluk Levent, Edip Akbayram, Volkan Konak vb.) seslendirdiği milli marşlar ile yer gök bu özel ve güzel günü kutladı. Kutlamalar mini bir konser ile devam etti.

Kadiköy Belediye Başkanı Av. Şerdil Dara Odabaşı, Göztepe Botanik Parkı'nın önünde vatandaşlarla buluştu ve vatandaşların bayramını kutlayan bir konuşma yaptı. Konuşmasında öncelikle milli mücadelenin öneminden bahsetti, daha sonra Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'dan Kurtuluş Savaşını başlatmasının önemini vurguladı. Yeni başladığı görevinde Kadiköy ile ilgili projelerini bir kez daha halkla paylaştı ve konuşmasının sonunda 'Daha çok Kadiköy' ve gençlerin önünü açmak için çalışmaya söz verdi.


Tüm ulusumuzun 19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nı içtenlikle kutluyorum ve her sene daha çok coşku ve birlik içinde kutlanmasını diliyorum.

















Haber ve Fotoğraflar: Egemen Salman.

SAMSUN EFSANESİ

Türk Milleti'nin Doğumunun 
100.Yılı Kutlu Olsun.


Samsun Bandırma Temsili Vapuru'nda hissettiklerim, bir ulusun doğum anına tanık olmak gibiydi. 
Bandırma Vapuru'nda geçen zaman beni Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk tohumlarının atıldığı günlere götürdü. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından yazılan Nutuk, Cumhuriyet'i emanet ettiği biz gençlerin kurtuluş yolundaki çabaları, kahramanlıkları ve gerçek kurtuluş tarihini öğrenmemiz, Türkiye Cumhuriyeti'ni ilelebet öğrenmemiz için bir kuzey yıldızıdır, bize doğru yolu ve doğru yönü gösterir.



Bu topraklarda atılan hiçbir adım 19 Mayıs 1919 tarihinde Atatürk'ün Samsun'a ayak basarken attığı adım kadar etkili ve kurtarıcı olmadı. 


Osmanlı paşalarından Mustafa Kemal, 30 Nisan 1919'da Samsun'da 9.Ordu Müfettişliği'ne tayin edilir. Bölgede asayişi sağlamak, Samsun'da oluşan ayaklanma hareketlerini ortadan kaldırmak, halkın elindeki silah ve cephanenin toplanıp koruma altına alınması, şuralar varsa ve asker toplanıyorsa bunların derhal engellenmesi ve şuraların kapatılması görevleri ile Samsun'a gönderilmesine karar verildi. 

Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs 1919' da Şişli'deki evinden annesini ve kız kardeşini İstanbul'daki yakınlarına ve İstanbul halkına emanet ederek belki de geri dönmeyeceği bir yola Bandırma Vapuru ile çıktı. 

19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkan Atatürk, 7 sene aralıksız savaştı ve varını yoğunu kaybetti ve elinde kalan toprakları işgal eden halkı 'Ya İstiklal Ya Ölüm' parolasıyla ayağa kaldırdı. Emperyalizme karşı tam bağımsızlık, saraya karşı milli egemenlik mücadelesi atılan ilk adım ile başladı. 

Böylece Türk milleti 2 kez kurtuldu.  

Atatürk, 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkarken gördüğü korkunç manzarayı 'Genel Durum ve Görünüş' başlığı altında şu şekilde anlattı:

'Osmanlı Devleti'nin içinde bulunduğu grup, 1. Dünya Savaşı'nda yenildi, Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenen şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzaladı. 1. Dünya Savaşı'nın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir durumdadır. Milleti ve memleketi 1. Dünya Savaşı'na sürükleyenler kendi hayatlarını kurtarma kayıgısına düşüp memleketten kaçtılar. Padişah Vahdettin soysuzlandı ve tahtını korumak için tedbirler aldı. Damat Ferit Paşa'nın başkanlığındaki hükümet ise güçsüz, korkak ve onursuz bir halde paşanın isteklerine uydu ve paşa ile beraber kendilerini koruyacak bir duruma boyun eğdiler. Orduların elinden silahları ve cephanesi alınmış, alınmakta... İtilaf devletleri ise Ateşkes Anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli görmemekteler.'

Atatürk, bu satırların devamında İstanbul ve Anadolu'nun çoğu yerinin İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan İşgali altında olduğunu, bundan başka ülkenin dört bucağındaki Hıristiyan Azınlıkların devletin çökmesi için çaba sarf etmekte olduklarını belirtmektedir. 

Düşman devletler, Osmanlı Devletine ve ülkesine maddi ve manevi bakımdan saldırdılar; Vahdettin, hayat ve rahatını kurtarmak için ne yapması gerektiğini düşünür, hükümeti de aynı durumdadır. Farkında olmadığı halde başsız kalan ulus, belirsizlik içinde olacak olanları beklemektedir. Ordu, ismi olup kendisi olmayan bir durumdadır. Komutanlar ve subaylar ise savaş boyunca yorgun düştüler ve kurtuluş yolu ararlar.  Mustafa Kemal Paşa kararlıdır ve bu milleti yeniden umutla ve azimle ayağa kaldırır, bizlere ilelebet payidar kalacak bir  Cumhuriyet kurma yolunda mücadelesine devam edecektir. 


Bağımsızlığa atılan İlkadım'ın 
100. Yılını Kutlarken...

Atatürk'ün Samsun'a çıktığı Bandırma Vapuru, 12 Aralık 1891 tarihinde battığı halde çıkarılmış, onarılmış ve aynı yıl içinde yeniden yüzdürülmüştür. 19 Mayıs 1919'da Mustafa Kemal Paşa'yı Samsun'a getirdikten sonra posta hizmetine devam etmiş ve 1924 yılında hizmet dışı bırakılmıştır. Bu tarihi vapur yazık ki 1925 yılında bir şahsa satılmış ve 4 ay içinde Haliç'te sökülmüştür. 

Bandırma Vapuru'nun orjinal çizimleri referans alınarak yeniden yapılmış ve 7 Şubat 2005 tarihinde Bandırma Vapuru'nun kullanım hakkı ve işletmesi Samsun Büyükşehir Belediyesi tarafından devralınmış, müze haline dönüştürülerek 19 Mayıs 2006 tarihinde ziyarete açılmıştır.






Bandırma Vapuru Müzesi, yerli ve yabancı turistlerin Samsun'daki ilk gezi rotasıdır. Vapurda Mustafa Kemal Paşa ve 4 silah arkadaşının balmumu heykelleri, 1800'lü yıllara ait gemici saatleri ve telefonları, Mustafa Kemal Paşa'nın bir beylik silahı,  Cumhuriyet balolarında giydiği frak ve Mustafa Kemal Paşa'nın el yazması nüshaları bulunur. Bandırma Vapuru haftanın hergünü 08.30 ile 16.45 arası ziyarete açıktır ve 1 TL gibi cüzi bir miktar ile gezilebilinir.

Kurtuluş Savaşımızın başladığı bu müzede dolaşmak, tarihe tanıklık etmek insanın bütün tüylerini diken diken eder ve tüm ziyaretçileri bir duygu seline kaptırır. 

Mustafa Kemal Paşa'nın doğum günü sorulduğunda; 19 Mayıs demesi aslında Türk ulusunun birlik ve beraberlik içinde Cumhuriyet yolunda ilerleyişinin doğum günüdür bence.

Hepimizin 100. Doğum Günü kutlu olsun.


Kaynaklar: Nutuk, Sinan Meydan Yazıları, kulturportali.gov.tr

4 Mayıs 2019 Cumartesi

TANRIÇANIN KENTİ SİNOP


                    TANRIÇANIN KENTİ SİNOP

Sinop, Türkiye’nin kuzeyinde olan bir şehrimizdir. Sinop, Türkiye’nin kuzeydeki uç noktası olan İnceburun’ a doğu yönünde bağlanan Boztepe Burnu yarımadasında bir kaleşehir olarak kurulmuş ve tarih boyunca doğu yönünde gelişmiştir. Sinop, Türkiye’nin en mutlu şehridir. Mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı 2013 yılında %59 olarak tahmin edildi ama mutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranının en yüksek olduğu il, %77.7 ile Sinop ili oldu. 

İsmini aldığı Yunan tanrıçası Sinope, Irmak tanrısı Osopos 'un güzeller güzeli kızıymış. Rivayete göre mutlu bir hayatı varmış. Bir gün tanrılar tanrısı Zeus Sinope'yi görmüş ve o anda aşık oluvermiş. Zeus’un gönlünü kaptırdığını elde etmek için yapmadığı hile yokmuş .Tanrıça Sinope, Zeus'un bile başını döndürecek bir güzellikteymiş. Eli ayağı, dili dudağı dolaşmış tanrılar tanrısı Zeus'un onu görünce, Sinope'ye aşkına karşılık her istediğini yapacağını söylemiş. Korku içindeki genç tanrıça kendisine dokunmamasını, ondan uzak kalmak istediğini söylemiş heybetli Zeus'a. Tanrılar tanrısı sözüne sadık kalmış ve Sinope'yi alıp en sevdiği yerlerden; Karadeniz'in cennete en çok benzeyen maviyle sarmaş dolaş olan yemyeşil kıyısına bırakmış. 

İşte 'Ay yüzlü' anlamına gelen Tanrıça Sinope, Zeus tarafından Karadeniz’in cennet burnuna bırakılmış ve bırakıldığı yere Sinop adını vermiş.

Mitolojik olarak söylenegelen bu efsanenin gerçekle ne kadar ilgilisi var bilinmez ama bence bu güzel şehre yakışanlarından biridir.

Fatih Sultan Mehmet’in Ceziretül-Uşşak dediği kentin adı,Türkler şehri fethettikten sonra Sınap olarak söylenmeye başlamış ve sonrasında Sinop olarak değişerek günümüze kadar gelmiştir.
Farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Sinop, günümüzde de bazı tarihi kalıntıları ve doğal güzellikleri bünyesinde barındırır. Bu tarihi kalıntılar gezilip görülmeye değerdir. Şimdi size tarihi kalıntıların özelliklerinden bahsedeceğim.


1-Sinop Kalesi: Sinop Kalesi, M.Ö 7.Yüzyıl’da kenti korumak amacıyla kuruldu ve Roma, Bizans, Anadolu Selçukluları döneminde birkaç sefer onarıldı. Günümüzde özelliğini koruyan kalenin duvarları 2050 metre uzunluğu, 25 metre yüksekliği ve 8 metre genişliğindedir. İki ana giriş kapısı vardır ve kale duvarı şehir çevreler. Kale, şehrin önde gelen tarihi eserleri arasındadır. 1214 ve 1261 yıllarında iki kez Selçukluların eline geçen kale yeniden onarılmış ve savunmayı güçlendirmek için iç kale oluşturulmuştur. Sinop şehir surları yarımadanın en dar olan boyun kısmını çevreler. Kuzey surları 880, güney surları 400, doğu surları 500, batı surları da 270 metredir.
Kale, günümüze kadar tarihi dokusundan birşey kaybetmemiştir. Günümüzde, lokanta-kafe olarak faaliyet gösteren kale, misafirlerini Sinop’a kuşbakışı bakma imkanı sunar.



2-Paşa Tabyaları: Yarımadanın güney ucunda, il merkezine 1 km uzaklıkta, 19.yüzyılda Osmanlı- Rus savaşı sırasında, denizden gelen tehlikeleri önlemek amacıyla kurulmuştur. Yarı ay şeklindedir ve 11 top yatağı, cephanelik, asker koğuşu olarak kullanılan büyük mekanlar ve mahzen vardır. Günümüzde, tarih ve kültür alanı olarak ziyarete açıktır. Kafeterya ve açık alanlardan da piknik için yararlanılır.


3-Sinop Tarihi Cezaevi: Sinop Cezaevi, Sinop Kalesi’nin güneybatı ucundaki iç kalede bulunur. Hapishane vazifesi gören iç kale kısmı yaklaşık 10.247 metrekarelik bir alanı kaplar. 1887 yılında, yüzyıllardır şehri çevreleyen kalenin iç kısmındadır. Birçok ünlü siyasi isim bu hapishaneye getirilmiştir.
1997 yılında kapatılan tarihi cezaevindeki mahkumlar, 1999 yılında yapımı yeni biten modern hapishaneye nakledilmiş ve burası Kültür Bakanlığı’na tahsis edilmiştir. Kültür Bakanlığı’nın yaptığı yenileme çalışmalarından sonra kale kültür merkezi haline gelmiştir. Günümüzde kültür yerleşkesi olan cezaevinde sosyal etkinlikler alanı düzenlenmiş; galeriler, konferans salonu gibi kültürel mekanlar yapılmıştır.


4-Akliman: Akliman Sinop şehir merkezine 9 km. uzaklıktadır. Yeşil ile mavinin buluştuğu noktalardan biridir. Günümüzde piknik ve mesire alanı olarak kullanılan Akliman, misafirlerine doğanın bütün imkanlarını sunar.
 

5-Hamsilos Koyu: Sinop şehir merkezine 11 km. uzaklıkta bulunan koy, Türkiye’nin nadir fiyortlarındandır. Hamsilos Milli Parkı, unutulmaz manzarası kadar mağara gezintileri, dalış ya da antik kalıntıları da içinde barındırır.

Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlıların hakimiyet kurduğu Sinop en çok Selçuklular zamanında gelişme gösterdi. Günümüze kadar ulaşan tarihi binalar o dönemin kokusunu hala hissettirmektedir. Mustafa Kemal Atatürk, harf devrimini başlattığı 15 Eylül 1928 ziyaretinde ‘Ne olurdu Sinop’un yarı güzelliği Ankara’da da olsaydı.’ sözüyle Sinop’u ne kadar çok beğenip sevdiğini dile getirdi.

El değmemiş doğası, tertemiz denizi, kumsalları ve kendine has insanları ile Sinop keşfedilmeyi bekleyen koca bir hazine olarak bu bahar ve yaz döneminde misafirlerini selamlamayı bekler...



Kaynak: Sinop Gezi Rehberi